1. 1001 İş
  2. Podcast
  3. S01.E02 – El Örgü İpleri E-ihracatı Yapan Yarn Paradise ve Hobium Yarns

BÖLÜM ÖZETİ

1001 İş podcast serisinin ikinci bölümünde, el örgü ipleri e-ihracatı yapan Yarn Paradise ve Hobium Yarns işlerinin detaylarını ve iş modelini konuştuk.

 

BÖLÜM KAYNAKLARI

Yarn Paradise Web Sitesi

Yarn Paradise işinin case study olarak incelendiği ebay dokümanı

Hobium Yarns Web Sitesi

 

BÖLÜM KONUŞMALARI

Burak Seyman: Selamlar ben Burak. 1001 İş’in bu bölümünde benzer iş modellerine sahip 3 tane farklı firmayı inceleyeceğiz. Ahmet Bey söz sizde.

Ahmet Caner: Bu hafta incelemeyi planladığımız 3 firma var. İkisi yerli,Türk, bir tanesi yabancı. Üçü de el örgü ipi işinde kendi alanında gayet başarılı. Bunlardan birincisi Yarn Paradise. Yarn Paradise, el örgü ipini uzun zamandır…

Kadir Köymen: Ahmet bir araya girebilir miyim?

Ahmet Caner: Buyurun.

Kadir Köymen: Mikrofona azıcık uzak şey yaparsan oradan devam edelim evet devam ediyoruz. Ama güzeldi, güzeldi.

Ahmet Caner: Tamam, Yarn Paradise Kayseri’de bir girişimcimizin işletmesi ve 2004’te e-ihracata başlıyor. E Bay’de el örgü iplerini satmaya başlıyor. Daha da önemlisi E Bay’in kendi ödüllü kategorileri arasında başarılı girişimci olarak seçiliyor. Key Study’de başarısı ve detayları anlatılıyor.

Kadir Köymen: Ya ben de şey demek istiyorum: Bir şeylere seçilmenin ne önemi var? Ne para kazanıyor bunlar yani işin şeyi nedir? Ne kadar para kazanıyor bunlar, ne kadar emekle ne kadar bir maddi geri getiren kar marjıyla şeyi bakımından neler var diye onları insan merak ediyor.

Ahmet Caner: Yani burada sen yine paraya odaklandın ama biraz daha başarılı iş modellerinin nasıl hayata geçtiğini anlatmak istiyorum. 2004 yılına dönersek burada Instagram,Facebook birçoğunun olmadığını fark edersin ve Kayseri’deki girişimcimiz çok uzaklara internet üzerinden satılabileceğini düşünmüş bu ürünün ve o zamandan start vermiş. Şimdi de kendisi zaten hem web sayfasından hem E Bay hesabından ciddi şekilde satış yapıyor. Ben aslında daha önce verdiğimiz bir eğitimde E Bay’de herhangi bir hesaba bakarak ortalama bir ciro hesaplanabileceğini anlatmıştım ama sen tabii.

Burak Seyman: Ha ha ha.

Ahmet Caner: Hiç denk gelmediği için.

Kadir Köymen: Bunları daha nice nice anlatman gerekiyor.

Ahmet Caner: Denk gelmediği için bunlara şahit değilsin ama Burak Bey de kendi alanında Amazon’da bazı yazılımlar kullanarak ve kendi yeteneklerini kullandığında bir hesaba bakarak ortalama ne kadar ciro yapabileceğini zaten anlatabilir.

Kadir Köymen: Burada ben dinleyiciyi temsil ediyorum değerli dinleyiciler sizler de yorumlarınızla sizleri temsil ettiğimi şey yapın desteklerinizi esirgemeyin ben aptal sorularımı arka arkaya sormaya devam edeceğim.

Ahmet Caner: İkinci firma…

Burak Seyman: Burada aslında detaylardan hiç bahsetmediniz Ahmet Bey.

Ahmet Caner: Ben ikinci firmadan da bahsedeyim sonra.

Burak Seyman: Hmm öncelikle genel görüş okey.

Ahmet Caner: İkinci firmamız da aslında daha gündemde olan bir firma:Hobium. Yurtdışı domaini: Hobium Yarns. Türkçesi de Hobium Firması. Hobium firması kartopu örgü el örgü iplerinin bir yan kuruluşu ve şu an Türkiye’de de gayet iyi gidiyorlar. E ticaretin bütün gerekliliklerini yerine getiriyorlar.Hobium Yarns da onların e-ihracat markası. Hobium Yanns’da da yaptığım okumalar ve dinlemelere göre de gayet iyi bir trend yakalamışlar ve çok beğendiğim bir nokta. Çok ciddi bir kitleleri var. Yani burada daha önce değineniniz oldu mu bilmiyorum ama artık örgü yapmak yeni neslin de ilgilendiği,modelleri birbiriyle paylaştığı, bunu yaparken de sosyal medyayı çok ciddi kullandığı bir etkinlik. Aslında eskiden de böyleydi, ama şu an dijital olarak yapıldığı için çok daha geniş bir alana hitap ediyor. Hobium markası da bunu çok iyi yapıyor. Kitleyi oluşturduktan sonra kitleyle iletişimi de çok sıcak tutarak bunu da satışlara yansıtıyor.

Burak Seyman: Burada benim eklemek istediğim şöyle bir güzellik yapmışlar: Kendi müşterilerinin oluşturdukları örgü modellerini paylaşmaları ve bunun karşılığında da belirli bir miktarda hediye kuponu vermişler. Bu şekilde hem kendi müşterileri olan hem de kendi kendi öl örgü iplerini kullanan kişiler onlar adına çok ucuz ücretlerde aslında içerik oluşturmuş ve bu içerik daha sonra başka müşterilerin o içeriği incelerken okurken yine Hoibum markasının iplerini almasına vesile olmuş ve bu bir şekilde ilk satıştan sonra müşterinizi memnun ettiniz; onun o ipleri kullanarak hangi iplerle hangi modelleri uyguladığını öğrendiniz, modelleri diğer potansiyel müşterilerinizle paylaştınız, o müşteriler geldi o modelleri incelerken yine sizin iplerinizi kullanmay abaşladı gibi güzel bir içerik pazarlaması çalışması yapmışlar. Şimdiye kadar bu kadar geniş kitlelere yayılmış bir user generated content örneği ben duymamıştım. Bugün tekrar dinlediğimde 1000-1500 civarında örgü modelinin örgümodelleri.com web sitesinde ücretsiz şekilde kendi müşterilerine açık olduğundan bahsetti Ali Aygün Bey, ki bu yurtdışında yani birçok yerde e kitap şeklinde şu örgü modeli istersen 5 dolar 10 dolar e-kitap gibi bazı bedeller karşılığında yapılırken Hobium bunu hem müşterisine kolaylaştırmış bir platform haline getirmiş hem de bunu kendisi için de bunu altından kalkılması güç  bir iş haline getirmekten çok kendi müşterisinin bilgisini, kendi müşterisinin deneyimini kaldıraç olarak kullanıp kendisine güzel bir traik kaynağı elde etmiş.

Ahmet Caner: Bu konuda emimim yurtiçinde de vardır, yurtdışında ve yurtiçinde fenomenler var. Yani georgi modelini yapıp bunu sergileyenler veya yeni modeller ortaya çıkaranlar bunu yine takip edenler yurtdışında bu konuda bir yasa oluşmuş eminim yurtiçinde de öyledir.Yani online marketplacede o örgü tipi satılıyor. Bizim 1001 İş’teki ana felsefemiz iş kurmak,iş kurarken belli bir problemi çözmek, bir kaldıraçla ekonomik özgürlüğünü kazanmaktı; yani burada örgünün kendisini yapmak kadar örgüyle ilgili dizayn yapmak da şu an karşılığını bulan bir piyasa.

Kadir Köymen: Evet, şimdi ben de bir yandan Google Trends’e baktım, bu örgünün internette aranma sıklığına bakıyorum. Kış aylarında daha çok arandığını tabii doğal olarak. Ama özellikle son 5 yılda baktım, belirli belirsiz bir yukarı doğru şeyi var örgünün yani yünün. 2004’ten bakacak olursam da bir düşüş görüyorum. Çünkü şeyi çözmeye çalışıyordum açıkçası: Dünya’da bu genel bir trend mi? Yani aslında bu başarılı firmalar kendi başarıları değil de zaten yukarı doğru gitmekte olan bir trende tutunup sadece o işi yaptıkları için mi başarılı oluyorlar yoksa piyasa yerinde saydığı halde mi başarılı oluyorlar? Yani kendi pazarlarını kendileri mi yaratıyorlar yoksa zaten oluşmakta olan bir pazara tutunuyorlar mı diye bakmak istedim. Google Trends onun için güzel bir şey oluyor. Hakikaten örgüye son 12 yılda artan bir şey değil de ancak azalan bir ilgi var. Ona rağmen bu süre boyunc kendi içeriklerini üreterek, kendi komünitelerini inşa ederek, kendi satışlarını satışlarını kendileri yaratarak kendi pazarlarını yaratarak yol almışlar. Bu bayağı önemli bir şey yani piyasasını kendisinin yaratması çünkü gerçekten örgü olayı şey bir şey yani artık insanlar alıyor giyiyor örgü biraz geçmişteki gibi değil yani o kadar büyük ekonomiler çevirmiyor ama ona rağmen bu dönemde bunun üzerinden hala başarılı işler kurulabiliyor.

Burak Seyman: Burada şunu ekleyeyim hemen konusu açılmışken Google Trends’deki veriler dediğiniz gibi gayet yol gösterici veriler ama çok uzun dönemlere baktığınız zaman atıyorum 15-20 senelik 15-20 sene önceki internet erişimi ve dağılımı aynı olmadığı için zaten genel olarak bir trend görmeniz gerekiyor, bekleniyor. Yani eskiden  dünyada 500.000.000 kişi erişebiliyorken internete sizin bahsettiğiniz örgü ipi kelimesini yazan belirli bir sayıda ancak olabilirdi; şimdi daha fazla kişi internete erişebiliyorken beklenen zaten trend olarak yukarı çıkması.

Kadir Köymen: Acaba, belki, şimdi başka bir konu tartışır gibi olduk ama bence Google toplam aramalarının içerisindeki oranları olduğu için o internetteki az kullanmak ile çok kullanmak arasındaki farkı nötralize ediyor olabilir mi?

Burak Seyman: Burada sadece bulut olarak söyledim

Ahmet Caner: Yani bence doğru bu bir trend,bu bir data ama aslında biz hangi pazardan neyi alıyoruz buna bakmak lazım.Burada esas gelişme şudur: Do it yourself pazarından bir pay alınıyor. Yani hazır giymekle bunu yapmak arasında bir tercih yapılıyor. Dolayısıyla bunun sürekli insanlara daha organize şekilde sunulduğunu düşünebiliriz. Ben şöyle söyleyeyim bildiğim kadarıyla tabii, hiç bilmeyenler için bir model var, ipleri içinde yani renkleri de dahil, yani tığları da içinde bir paket istiyorsam bu sana gönderiliyor mesela. Ve sen bunu yaparken zaten bir paylaşım yapıyorsun ama video ile de bir contentin nasıl yapılacağı destekleniyor yani içindeki deseni.Burada etkileşimi uzun süren bir user experience var, yani temelde ciddi bir loyalty oluşturduğuna göre bence biz işin bu tarafına bakmamız lazım.Şu anlamda söylüyorum: Ben kendi okumalarımdan da gördüğüm bunu yapan bir daha yapıyor. Memnun kalan başkasına öneriyor yani çok ciddi pioneer vince ekibi var.

Kadir Köymen: Doğru. Ben bir kazak örsem bütün dünya bilsin isterim yani. Ve hakkaten o işe başlayan kendisi ben kazak örüyorum diye etrafına şey yapıyor, bahsediyor. Müthiş bir word of mouth etkisi var yani.

Burak Seyman:Ki bunun dışında başka trendler de var. Ben yine Ali Aygün Beyefendi’nin sohbetinden dinlediğim bir kavram. Amigurumi adından oyuncak örgü ipleriyle oyuncak bebek yapmak gibi bir iş insaların yeni ilgi duyduğu trend haline getirdiği bir sektör yani ufak farklı niş bir alan diyelim. Bu niş alan büyüdükçe bunun ham maddesinin ihtiyacı da kendi kendine zaten onunla beraber büyüyor. Belki yarın diye aranmıyor doğrudan örgü ipi diye aranmıyor artık ama amigurumi yarn diye aranıyor veya amigurumi diye aranıyor bu iş. Hani o yüzden tek bir sadece örgü ipinin sektörüne bakmaktan çok bunun hangi yöntemlerle sunulduğu işte DIY tarafında gidildi gibi şimdi onlar oradan büyüyor gibi birçok farklı büyüme kanalına katılmıştır ki bu şekilde buraya kadar gelmişler.

Ahmet Caner: Şuna katılıyorum ben:Özellikle herhangi bir girişimci iş fikrini düşünürken büyüyen bir pazardan pay almayı düşünmeli çünkü kendi işe girdiğinde aslında organik olarak pazar büyüdüğü için kendi de büyeyecek. Bunu şunun için söylüyorum biz burada do it yourself pazarı yani kendin yap pazarından bahsediyoruz tabii bir de organik. Yani dünyada birçok alanda yeme içmeden tutun da giyime kadar her alanda organik olması özellikle bebeklerde,çocuklarda daha sağlıklı ipliklerin kullanılması ve insanların yaptığı şeyi bilmesi bu pazarın da büyüdüğünü gösteriyor. Bir tarafta da oyuncak yapılıyor işte başka giysiler yapılıyor. Burada hem yani özellikle highlight edilecek nokta bu olabilir. Tabii el becerisi de insanların bence stres atıyor ki bu çok alt kategoride…

Kadir Köymen: Çok önemli zaten yani çok fazla aslında çalışmaktan öte insanların boş zamanları var ve boş zamanlarında da boş kalmak istemiyorlar. Belli yaş üstü hobi konusunda insanların büyük bir açlıkları var. İnsanların bir şeyler üretmelerini bir eser ortaya çıkarmalarını sağlayan her türlü ham madde o eseri üreten insanlar tarafından çok ciddi pazarlanıyor. Word of mouthu belki en güçlü sektörlerden bir tanesi işte hobi ürünler bu DIY ürünlerini yapmak. Ben mesela pek çok Youtube kanalı takip ediyorum. Kendileri zanaatkar,sanatkar insanlar çok değişik ürünler yapıyorlar ama eserlerinde muhakkak şey geçiyor yani sponsporlu olmasına bile gerek yok ben şöyle bir alet kullanıyorum ben şöyle bir malzeme kullanıyorum diye illa ki ister istemez şey yapıyor yani tüketecek birtakım ürünlerden ve hizmetlerden bahsetmek zorunda kalıyor. Burada da ayn şekilde yani eserler var kişiler bunu bahsediyorlar,gösteriyorlar.

Ahmet Caner: Bir konuyu tekrar toparlayayım. Bizim ilk bahsettiğimiz firma Yarn Paradise Kayserili bir girişimciydi ve 16 sene önce başlamıştı. Ferit Göksen Bey de diyor ki yani biz bu işe başladığımızda hiç bilmediğimiz ülkelerden siparişler aldık diyor. Kendi notlarından mesela Haiti’den E Bay üzerinden sipariş alıp gönderiyorlar. Burada bir önemli aslında problem aslında lojistik problemi. Kendi de bundan bahsediyor yani  lojistik maliyetlerinin yüksek olması. Onu da belli bundlelar yaparak yani 1 ürün yerine 5 ürün çünkü, örme işi sürekli devam eden bir şey 3 fazla aldığın zaman kenara koyuyorsun onunla da diyorsun başka bir şey örerim gibi. Yani böyle daha paket yaparak lojistik işini en başta çözüyorlar ama şu an muhtemelen çok da uygun fiyatlar aldıkları için çok iyi noktalara gelmişlerdir. Yarn Paradise bu işe çok erken başlayan firmamız, Hobium da bunu gayet iyi uygulayan firmamız. Bir firmamız daha var o da yurtdışından Shit That I Knit isimli bir firma. Burada öne çıkarmak istediğim şey de şu: Aslında bu frma tıpkı diğer Instagram işleri gibi hobi ile başlıyor. Buarada Christiana Fagan kendi hobi olarak yaptığı işi businessa dönüştürüyor işe dönüştürüyor. Kendi business insider’da linkini paylaşacağız, anlattığına göre de bu küçük iş modeline de kendi çalışırkne yan gelir olarak başladığı bu işi gerçek bir işe dönüştürüyor. Bu hikayedeki en güzel nokta şu: 2015 eylül ayında Kickstarter’a başvuruyor ve 15 bin dolar topluyor kendi projesi için. Bunu zaten 24 saat içinde topluyor. Devamında da 25 bin dolar topluyor. Şu an bu işte 170e yakın kişiyi bayanı istihdam ediyor bunun yüzde 90ı da Peru’da ve bu iş sayesinde aslında bir örgü işinden hobi olarak başlayan bir işin gerçek bir işe dönüştüğünü görebiliyoruz. Önemsedeğimiz nokta da sınırların artık yani standartların dışına çıkan bir fonlama yöntemiyle bugün gerçekten önemsemeyeceğimiz bir örgü işi internette genel olarak inovasyon ve teknoloji ağırlıklı kişilerde kullanılan fonlama yöntemi olan Kickstarter’da karşılık buluyor. Bence çok önemli bir nokta, Türkiye’de var şu anda ama,

Kadir Köymen: Burada yine şu da var. Bu kişi zaten gerçekten örgüyü seviyor. İkincisi bir komunite lideri özelliği var. Sosyal medyada kendisini ifade etmeyi seviyor. İnsanların ilgisini çek, yani daha çok pazarlamacı içgüdüsü var, yaptığı şeyleri paylaşma. Mesela yaptığı Instagram hesabı değil mi shit that I knit, şey yapmış yani ördüğüm şeyler çok daha böyle agresif çok daha kültürlü mesela bu tarz bir duruş şunu söylüyor: Konu benim diyor yani siz değilsiniz diyor. Şu anlamda yani: Ben örgü örmek isteyen insalarla muhattap olmak istemiyorum benim örgümü seven insanlarla muhattap olmak istiyorum. Burada ben kendimi ifade ediyorum diyor, burada beni takip ederken hem beni hem de benim markamı takip ediyorsunuz demeye çalışıyor. Dolayısıyla ben bir marka olma çalışıyorum ama bir yandan da bunu yapmanın en iyi yollarından bir tanesi herkese hitap etmemek.Böyle kendi tarzın ya sev ya terket duruşunda olmak yani ben bunu seviyorum bunu sevmiyorum.

Ahmet Caner: Biraz fazla sert oldu biraz bence o ama şurada kastımız şu. Yani burada bir intelligience koyuyor mu bir fark koyuyor mu bir trend koyuyor mu evet koyuyor. Yani burada el örgü ipiyle eğer belli giysiler için arkanıza sizi destekleyecek insanların parasını alabiliyorsanız buradan çıkaracağımız ders şu olabilir: Beni destekleyin çünkü ben kendi tarzımda yoga pantolonu yapıyorum, çünkü beni destekleyin ben kendi tarzımda vazo yapıyorum. Yani bu tarz gerçekten kitleleri bir araya getiriyorsa, buna Instagram followers diyebiliriz ama, takipçiden öteye biraz daha cebinden para çıkarıp sana ön sipariş verebilecek kadar hype yükselmiş yani. Demek ki şöyle bir şey var: Girişimcilerin şu anda şu anda her girişimin başlangıcında fonlama hani finans sıkıntısından bahsediliyor çokça. Demek ki bu konu bu yolla da çözülebiliyor. Yani yurtdışında böyle bir örnek var belki bizde de var gözümüze çarpmamıştır. Genelde beklenti bunun teknolojik inovasyon içeren işler için olduğuna dair. Burada da bir inovasyon var ama bu çok bildiğimiz standart bir ürün.

Kadir Köymen: Ya şimdi şöyle bir şey var. Çok teknolojik bir üründür,çok zihni sinir bir yöntem bulmuşsundur. Ve seni kimse tanımıyordur ama onda Kickstarter’da çok başarılı olabilirsin 24 saatte çok büyük para toplarsın. İnsanlar orada fikre gerçekten şey yaparlar ama burada örgüden bahsediyoruz. Ben şimdi bakıyorum mesela Instagram hesabına, yani çok gözüme çarpan sıradışı bir şey görmedim, güzel şeyler var ama başka yerlerde de aynı güzellikte şeyler var. Burada böyle sıradan bir ürünle Kickstarter’da 24 saatte  15 bin dolar ve hemen ardından 25 bin dolar toplaması bu kişinin çoktan önceden bir marka olmayı başardığını ve çoktan komuniteyi inşa ettiğini gösteriyor. Ondan sonra yani burada şu var Kickstarter’da fonlama yapmayı öneriyorsak öncelikle marka olmadan Kickstarter’da fonlamaya girmemeyi de önermek gerekiyor. Başka bir yerde bir komunite inşa etmek hatrı sayılır takipçilere sosyal medyada ulaşmak ve sonra onları ‘’Gelin bana Kickstarter’da yardımcı olun diye’’ oraya yönlendirmek gerekiyor çünkü aksi takdirde yani bu şey burada bir sevgi bağı var burada bir destek olma, hikayenin bir parçası olma, uzun zamandır takip ettiğim bir kişinin çok sevdiğim işleri takip ettiğim ve sohbetler ettiğim bir kişiye belki de destek olma kısmı da var yani.

Ahmet Caner: Ama yani aslında burada şöyle buradaki ürünlerle muhtemelen piyasada mevcut değiller ama bence güzel bir şey söyledin: Hikayenin bir parçası olmak. Hikayenin bir parçası olmak için ben eğer ön siparişi çıkarıp bugün ya ne bileyim bana güzel t shirt yap 4-5 ay sonra teslim et bana özel olsun ben bunu giyeyim çıkarayım 200-250 liralık sipariş vereyim 5 ay bekleyeyim. Bunu yeterince insan yapıyorsa ve 5-6 ay bekliyorsa o zaman sen bankaya gitmiyorsun kredi çekmiyorsun seed fund aramıyorsun, family friendsten para istemiyorsun. Bir fikrin var bir şey ve insalara bu fikrini anlatıyorsun dijital ortamda ve arkanda güzel bir hikaye güzel bir ürün, güzel bir serüven haydi ben bunun içinde olayım.

Burak Seyman: Benim burada gördüğüm aslında süreç şu: Bu kişi aslında kendisi için yaptığı örgü işlerini paylaşmaya başlamış bir blog açmış bakın ben bunu bu şekilde yapıyorum çıktısı bu oldu. İşte 1 blog yazısı 5 blog yazısı derken orada ufak bir komunite oluşmuş. Bu komuniteyi aynı zamanda Instagram’dan beslemiş, iş yaparken yaptıktan sonra belki onu hediye ederken ufak ufak satışlar yaparken onları göstermiş. Günün sonunda evet arkadaşlar benim ne yaptığımı görüyorsunuz ben yetenekliyim, şöyle tasarımlar yapabiliyorum,aslınad böyle basit örgü iplerini alıp bu hale getirebiliyorum. Şimdi daha önce hiç görülmemiş tarzda modellerle işler yapmak için sizden destek bekliyorum. Tamam nereye gelelim demişler. Gelin Kickstarter’da bana 15 bin dolarlık bir ihtiyacım var bunun için bana destek olun. Benim dışarıdan gördüğüm Kickstarter bir araç olarak doğrudan kullanılmış yani belki Kickstarter yerine bizzat kendisi web sitesi açarak da para toplayabilirdi ama Kickstarter’ı komuniteyi getirip orada değerlendirmek onun için avantaj olmuş tabi şöyle bir durum da var Kadir Abi’nin dediği hali hazırda bir kitlesi var ancak o kitle yani sizin ürününüzü destekleyen başka bir kitlenin harekete geçirmesiyle harekete geçiyor. Atıyorum 5.000 kişinin 10 dolar vermesiyle bir projeyi tamamlayacaksanız ilk 500 kişiyi belki ilk 1.000 kişiyi sizin getirmeniz gerekiyor ki oraya o ateş bir yansın.

Kadir Köymen: Evet.Yani sıfır destekçili, fonlanmayan yüzlerce binlerce proje Kickstarter’da bugün duruyor. Ama o ilk ateşi ilk kıvılcımı çaktıktan sonra sizin komuniteniz sizin takipçileriniz Kickstarter’daki zaten inovasyon bekçileri evet ya bu işten güzel bir şeyler çıkabilir diyerek size destek olabilir ama yine ilk iş sizde tabii.

Kadir Köymen: Ama burada şöyle bir şey var yurtdışına olan bir şeyi inceliyoruz. Girişimci yabancı destekleyenler de yabancı. Orada gerçekten başka bir kültür var.Bizde mesela arı kovanı falan  vs. var ama gerçekten hacimleri çok daha cüzi kalıyor.Çok daha küçük hedefleri çok daha kasmak gerekiyor. Türkiye içinde bu şey yok. O yüzden bir şey olmak gerekiyor bir Seda Sayan olmak gerekiyor anlatabildim mi yani? Sırf o olduğu için ne satsa alanlar, bir kişi olarak marka olmak bir anlamda kişi zaten yaptığı işi seviyorsa, üzerine konuşmaktan keyif alıyorsa tek yapması gereken şey bunu evde eşine dostuna yapmayı bırakıp sosyal medyadan düzenli olarak boşluğa doğru yapması. Bu zaten onun marka olması bir kitleye sahip olmasını er ya da geç sağlıyor .Tutku,bunu şeffaf şekilde göstermek bir grup olmasını sağlıyor ve o grup da en azından bir ticaret çevirmek için yeterli oluyor.

Ahmet Caner: Burada aslında yani üç örnek verdik bir tanesi Yarn Paradise’dı onu kuran da Ferit Bey’di. Evet yurtdışından bir örnek verdik ama teorik olarak şu an bunun aynısını yapmak için yani Türkiye’de bir kullanıcı kitlen olabilir ama yurtdışında da olabilir. Yani bunu yapman için önünde bir engel yok. Yani sen bir örgü işine girersin bir trend yaratırsın. Burada yani İngilizce bilmemeyi bahane edemeyiz yani. Çünkü biz her iş fikrinin aslında globale doğru gideceğini planlıyoruz. Buradaki asıl konu o örgüye sunulan katkı maddeler yani altındaki yazıların İngilizce olması küçük bir detay olsa gerek yani.

Kadir Köymen: Tabii bazıları için küçük bir detay bazıları için büyük bir detay ama fark etmez. Ama İngilizce bilen birisinin bunu kullanmıyor olması kadar büyük bir ziyan yok tabii. En azından İngilizce bilen izleyicilerimiz için ufuk açması umuduyla diyoruz.O zaman güzel bütün firmaları genel olarak iş modelini tartıştık ve zaten programın formatı olan 30 dakikaya da gelmişiz.

Burak Seyman: Böylelikle bugün Yarnparadise.com , Hobiumyarns.com ve son olarak ShitthatIknit adlı 3 farklı benzer iş modeliyle çalışan,benzer ürünler üretip satan işletmeyi,işi incelemiş olduk. İkinci bölümün sonuna geldik. Üçüncü bölümde bizi daha heyecanlı daha bol muhabbetli işler, fikirler bekliyor. Görüşmek üzere.

Kadir Köymen: Görüşmek üzere.

Ahmet Caner: Görüşmek üzere.