BÖLÜM ÖZETİ
1001 İş podcast serisinin 8. bölümünde kıymetini e-ihracat ile bulan ürünlerin sınır ötesindeki başarılarını konuştuk.
BÖLÜM KAYNAKLARI
BÖLÜM KONUŞMALARI
Burak Seyman: 1001 İş’in 8. Bölümüne hoş geldiniz. Ben Burak Seyman. Bu bölümde doğrudan bir işi değil çeşitli e ihracat ürünlerini inceleyeceğiz. İnceleyeceğimiz birinci ürün ceviz ağacından el işcçiliğiyle imal edilmiş bir mücevher kutusu. Detayları konuşmak üzere sözü Ahmet Bey’e bırakıyorum.
Ahmet Caner: Bu bölümde yine e-ihracatla ilgili kolayca yapılabilecek bir örnek inceleyeceğiz. Maraş’ta yapılan özellikle el işçiliğiyle yapılan ceviz mücevher sandıkları var. Biraz bundan bahsedeceğiz. Aynı zamanda İngiltere’de eBay üzerinden nasıl satıldığına bakacağız. Hatta bu bölüm biraz daha interaktif rakamları inceleyeceğiz ne kadar olduğunu online olarak. Bunun devamında da aslında Türkiye’de popüler olan dizilerin hem yurtdışında Körfez Bölgesi’nde hem de Güney Amerika’da aslında ne kadar ünlü olduğunu ve bununla ilgili geçen bölümlerde bahsettiğim aslında istediğimiz kadar ürün geliştiremediğimizi konuşacağız. Keyifli bir bölüm olacak diye düşünüyorum.
Kadir Köymen: Evet burada tek bir ürün üzerine değil de genel olarak pek çok ürün üzerine duracağız ben de merakla izliyor olacağım Ahmet Bey Burak Bey sizlerden gelen anlatımları.
Ahmet Caner: Evet aslında bizim Maraş’ta üretilen el işçiliğiyle üretilen ceviz ağacıyla yapılan küçük bir mücevher sandığı bunun eBay’de güzel bir başlıkla satıldığını görüyoruz benim burada bu başlık çok hoşuma gitti. Biraz Burak aslında bunu burada yorumlasa ve öyle devam etsek çok iyi olur. Neden çünkü e-ihracat yaparken bizim en önemli silahımız dijitalde burada bu ürünün kalmadığını bittiğini gösteriyor biraz sonra inceleriz. Bu satıcı bunu satmış bitirimiş. Başlık neden önemli Burak?
Burak Seyman: Şöyle bir durum var. Biz özellikle e-ihracat yaparken yani yurtdışında ne istediğini bizim kadar kendi gözlemlerimizle elde ettiğimiz veriler olmadan yurtdışındaki insanların hangi ihtiyacı olduğunu en fazla onların yaptıkları aramalardan anlıyoruz, arama çubuklarına yazdıkları kelimelerden anlıyoruz. Bu kelimeler keyword key phrase olarak geçiyor. Biz bunları araştırmamız gerekir ki bizim elimizdeki ürünün tanımı nedir, onlar nasıl anlatıp nasıl istiyorlar bunları bilelim ve buna göre ürünümüzün etiketini ona göre koyalım hatta ona göre pazarlayalım. Burada Ahmet Bey’in ileriki podcastin asıl içeriğinde ekleyeceği Pandora konusunda muhtemelen aramalar Pandora’dan geldiği için bu ceviz ağacından yapılma mücevher konusu bir de Pandora ile ilişkilendirilmiş ki o aramadan da satış alsın diye düzenleme yapılmış.
Kadir Köymen. Bu kelimeleri nereden bulacağıyla ilgili insanlara bir fikir verebilir mi Pandora demesi gerektiğini yani internette spesifik siteler var mı arama kelimelerini bulabileceği falan?
Ahmet Caner: Burak sen Amazon’u anlat biraz.
Burak Seyman: Okey, Amazon özelinde bizim kullandığımız yazılımlar var, isimlerini de söyleyebilirim. Ücretli yazılımlar ama siz günün sonunda siz anahtar kelimeleri görebiliyorsunuz. Bu işte yapmanız gereken aslında şu: Normalde satmak istediğiniz ürünü en temel basit anlamda adı ne işte bunun için direkt kutu diyebiliriz işte jewelry box diyebiliriz. Jewelry box keywordünü Amazon’da aratıp en çok satan ilk beş ürüne bakıp rakipleri seçmek ve bu rakipleri hangi kelimelerle indekslenmiş diye aratabiliyoruz. Helium 10 kodlamama gerek yok zaten Helium bir de 10 yazalım ten olarak. Ben bu aracı kullanıyorum bu araç içersinde cerebro diye bir araç var. Bu bahsettiğim şekilde siz ana rakiplerinizi belirleyip cerebroya bu ana rakipleri koyduğunuzda hangi anahtar kelimelerden satış geldiğini bu anahtar kelimelerden görebiliyorsunuz.
Ahmet Caner: Ya tabii şöyle. Tabii biz bir ürün yurtışında hangi pazarda daha çok satabilir satabilir mi satamaz mı bunun için teknik olarak masa başı araştırması yapıyoruz . Yeni nesil analitik tooları kullanarak Pazar yerleri içinde biraz dolaşarak aslında belirli bir kanaatimiz oluşur. Geçen bölümde de zaten bir mozaikten bahsederken Burak Bey ekleme yapmıştı yani yorumlardan tutun da diğer ürünle ilgili detaylar Pazar yerlerinde var. Biz o muhtemel ürünleri buradan araştırabiliriz. Sonra devlet kaynakalarında sunulan ülke raporları var hangi ürün hangi Pazar talep ediliyor. Bu basit örneğimizden ilerlersek şunu anlatmaya çalışacağım. Biz Türkiye olarak mücevher imalatında iyi bir yerdeyiz. Bu mücevher de zaten tek başına verilmiyor yani kutunun içine konuluyor. Bu seri üretimde yapılan kutular tabii bir zaman düşündüğümüzde fabrikalarda veya Çin’in dünyada daha etkili olduğunu düşünebiliriz ama biz bireysel ihracatçı olarak bu alanda ihtiyaç var mı diye sorgulayabiliriz madem mücevher ihrac ediyoruz acaba bunun sunumunda neler yapılıyor diye bakılabilir. Bunun bir üstüne çıktığımızda da zaten mücevher değerini sunarken yine paketleme konusunda değerli bir sunum yapmak orada hatta bir deneyim yaşatmak ona da deneyim ekonomisi deniyor yani ambalajının ürün kadar iddialı olması konusu teknolojide de yapılıyor buradan daha da ilerlediğimizde ben özellikle mücevher kutusunda bayanların böyle özel bir hediye alırken yine el işçiliğiyle yapılmış bir şeyi tercih edebileceğini düşünüyorum.
Kadir Köymen: Ben de açıkçası ürünün kutusunun ne kadar önemli olduğuyla ilgili ben de şey yapabilirim ben de işte Edelkrone’da mesela bizim de intertte bir sürü unboxing videolarımız yayınlanıyor ama çok fazla önem verilen bir şey işte ürünün kutusu. Yani kutusuna verilen önem müşterinin deneyiminde benzersiz bir yeri var ve bizim istediğimizden daha fazla yeri var hatta. Yani üretici olarak çoğu kişi kutunun ne kadar önemli olduğunu gerçekten kaçırıyor. Hele ki tüketim toplumunda gerçekten artık ihtiyaçlarımızı karşılamaktan daha fazla alışveriş sebebimiz haz yani o yüzden de kutuyu üreticilerin tahmininden çok daha fazla önemsiyor tüketicilier hem de korkunç seviyede o yüzden katılıyorum hali hazırda ürettiğimiz ne varsa zaten ihrac ettiğimiz bze para kazandıran ne varsa ülke olarak kutusunu da ambalajını da yapıyor olmak kesinlikle önemli bir olay atlamamak gerekiyor.
Ahmet Caner : Şimdi burada aslında bir pazarlama farkı şöyle var. Bu pazarlamayla ilgili güzel bir tüyo var burada. Kahramanmaraşta kimse bunu gizli kutu diye satmıyordur veya satıyorsa da bu şekilde güzel ifade etmiyordur. Şu an burada görülmüyor belki videosunu bulsak daha iyi olur ama bu gördüğümüz çubuklardan birini kaldırınca anahtar – kilit uyumuna ulaşaıyorsunuz ve başta söylediğimiz şey Pandora’nın Kutusu gizli anahtarlı cevizden yapılma bir mücevher kutusu ifadesiyle aslında insanların ilgisi çekiliyor yani bu başlıkta ürünü satmak için böyle bir yaratıcılık var. Dediğim gibi belki videosunu biraz sonra izleriz. O gördüğümüz şeyi çekiyorsunuz kenardan küçük manevelayı.
Kadir Köymen: Burada zaten fotoğraflarda yine var da ben de nedense yine şey yapamadım çok büyütüyor falan ayarlayamadım.
Ahmet Caner: Bunu yapan kişi şöyle yapmış Kahramanmaraş da bunu görünce bir esinlenmiş demiş ki bu kutuya ben ne desem insanların ilgisini çeker buna ben bir mücevher kutusu demeyeyim sanki işte yine Yüzüklerin Efendisi’nde ya da biraz daha eski çağlardaki macerea filmlerinde olduğu gibi bir başlık vereyim demiş. Şimdi burada zaten 173 tane satmış bunu gördüğünüz gibi. İstersen şöyle de yapabiliriz Kadir…
Kadir Köymen: 173 tane satmış ben şunu da sormak istiyorum bunu özellikle Türkiye’de üretilen bir ürünü Türkiye’ye satmamış bu mesela önemli bir ders midir?
Ahmet Caner: Şöyle Türkiye’de satmıyor zaten bunu Türkiye’de 4te 1i fiyatında satılıyor yani.
Kadir Köymen: Pound şimdi kaç lira ki 1 pound herhalde 8 lira falan 6 kere 8 48 herhalde 500 tl civarında bir değeri var Türkiye’de çok daha ucuz.
Ahmet Caner: Benim hatırladığım Türkiye’de 150 lira falandı. İstersen Google’a ceviz sandık mücevher kutusu diye yaz.
Kadir Köymen: Nereden N11’den mi bakayım nereden bakayım.
Ahmet Caner: Yo yo normal Google’a yaz.
Kadir Köymen: Ceviz mücevher kutusu diyeyim mi?
Ahmet Caner: Aynen.
Kadir Köymen: Hakkaten de ceviz mücevher kutusu diye yazdım. Bunlar da bayağı kelli felli kutular tasarım olarak şey olarak hiç geride değiller ama fiyatlara bakınca hiç öyle değil.
Ahmet Caner: Bazıları bildiğin büyük sandık resimlerden beli olmuyor ama ben sana söyleyeyim.
Kadir Köymen: Ama fiyatlar 149 lira yani 500 lira nerede 150 lira nerede gerçekten.
Ahmet Caner: Evet aşağı gittikçe Maraş Market var yani bu işi daha böyle şey yapanlar ceviz oyma var hani neticede yani Türkiye’de de satılıyor bu işin niteliğiyle yapan gayet güzel yapan var burada gizli orada yazmışlar zaten el işçiliği gizli kilitli kadife içi gördüğün gibi.
Kadir Köymen: Aynen gizli anahtarlı mücevher kutusu diyor evet. O zaman burad çok somut bir şey göstermiş oluyoruz yani e-ihracatla ürün gerçek değerinin öyle bulur ürünün kendisinden çok belki de kime sattığımızda göre şekilleniyor. Dolayısıyla biz ürünümüzü iyileştirmekten belki de daha çok müşterimizi değiştirmek daha farklı bir pazara aynı ürünü ulaştırarak da daha farklı insanlara işte aynı ürünü ulaştırararak da aynı şey ulaştırabiliyoruz. İnsanlar daha fazla kazanmak için tasarımla, inovasyonla, tasarrufla, verimlilikle falan çok uğraşırken burada şu ders çıkıyor bunların hiçbiriyle uğraşmanıza gerek yok sadece işte Türkiye’de satacağınıza kapatın oradaki dükkanı poundla yurtdışına satın e-ihracatla anahtar kelimeleri de koyunca 170 tane şey yapar.
Ahmet Caner: Kimse bir yere kapatmasın Kadirciğim yanlış anlama olmasın biz girişimciliği destekliyoruz burada ama yaptığımız bir ürünü ürettiğimiz bir şeyi acaba bunu yurtdışında alan olur mu, ya burada bir turiste satmıştık bunu bunu da evine götürdü acaba orada beğenen olur mu şu anki imkanlar teknoloji bize yaptığımız bir ürünü kısa sürede o satış yaptığımız turistin komşusuna da satış yapma imkanı veriyor burada da çok net bir şekilde aslında hali hazırda Türkiye’de güçlü olan yani ceviz el işçiliği dünyanın diğer yerlerine göre bizim burada daha güçlüyüz mücevher konusunda mücevher kutusu yapma konusunda da güçlüyüz güçlü olduğumuz bir alanda da zaten eBay’deki satıcı arkadaşınız Türk de olabilir İngiliz de olabilir ama bu aradaki marjı zaten gördük. Böylece biz e-ihracatta evet girişimci olacağız inovasyon yapacağız bir katma değer sunacağız bir problemi çözeceğiz ama burada problem aslında insanların Türkiye’ye gelmeden de İngiltere’deki herhangi birinin böyle bir ürüne ulaşmasını sağlamak bu satıcı tüm ürünlerini satmış. Bu konuya biraz daha açıklık getirelim: En başta 7293 total yorum ve çok yüksek bir müşteri memnuniyeti var bu konunun altını çiziyoruz. Bunu defalarca söyledik dijital ortam özellikle yurtdışına ürün satarken çok keskin bir kullanıcı desteğine ihtayacımız var onun için burada birinci aşamayı geçmiş. İkincisi çok güzel bir başlığı var sıradan bir mücevher kutusu değil bunu biraz daha yaratıcılıkla çekici hale getirmiş. Rakamlara baktığımızda da orada açıkça yazıyor bundan 171 tane satmış. Biraz önce gördüğümüz ekranda da zaten sold out yani hepsini bitirmiş elindekilerin. Bunu kaçtan satıyormuş 59,99dan satıyormuş. Bizde zaten internete girdik. Türkiye’de ne kadar olduğunu gördük. Bunun üzerine tabii konuşmak lazım ama görünen bir kar marjı var. Diğer önemli rakam da aslında takip eden bu listelemeyi takip eden ve almaya yakın olduğunu düşündüğümüz 156 tane de takipçisi varmış bu da potansiyel müşteri dükkanınıza gelip ürün sormuş. Araştırıp tekrar gelecek bir potansyeli anlatıyor. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Buradan aslında söylemek istediğim şey şu bu benim sahadaki tecrübelerden yine paylaştığım bir şey ama arkadaşlar buradan yola çıkarak benim hali hazırda belki turistlere sattığımız ürünler üzerine kafa yorarak bunlara biraz yaratıcılık katarak bu turist bunu aldı komşusu niye almasın diye düşünerek e-ihracat için yeni bir kapı yeni bir fırsat açabilir.
Kadir Köymen: Çok güzel. Peki başka bir örnek bu bölüme ne sığdırabiliriz bunun dışında?
Ahmet Caner: Benim ek olarak şunu anlatmak istiyorum: Şimdi biz daha önce ihracatın sadece ürün ihracatı olmadığını aslında ihracatın hizmet ihracatı olduğunu hizmet ihracatı derken de film,yazılım,oyun gibi bir sürü kanadı olduğundan bahsetmiştik. Özellikle de son dönemde son 5-6 senedir belki 10 senedir Türk dizileri biz tabii içinde olduğumuz için dışarıdan göremiyoruz bunu. Bence açıkçası yurtdışına Körfez seyahatlerimde fark etmiştim bunun da örneğini anlatmıştım. Bütün toplantıyı bitirdik akşam işte yemek yiyoruz bu Türk dizilerinden konu açıldı Dubai’de ve Katar’da özür dilerim. Burada ‘’Eşim Türk dizilerini daha hızlı izlemek için Türkçe öğrenmek istiyor ne yapabiliriz?’’ diye sormuştu müşterim ben de TÖMER’i önermiştim sonra Türk dizileri bu kadar mı izleniyor öğrenmeye motive edecek kadar mı takip ediliyor diye düşünmeye başladım. Körfez Bölgesi yani buna Katar,Dubai,Mısır,Lübnan,Cezayir yani buralarda çok güçlüyüz Türki Cumhuriyetlerde de güçlüyüz ama belki hiç aklınıza gelmez Güney Amerika’da da oldukça popüler bu diziler.
Burak Seyman: Avrupa’nın büyük bir bölümünde de popüler hem bizim oradaki diasporamız sayesinde hem de kültürlerine yakın gördükleri için İtalya,İspanya gibi yerlerde Türk dizilerinin çok büyük kitleler tarafından takip edildiğini görebiliriz. Bunun araştırmasını yaparken şöyle bir şey denemiştim: Türkiye’nin en popüler dizilerinin yayınlandığı gün diğer dil neyse Spanish, Italian, English yazıp oradaki rakamlara bakmıştım ve şöyle rakamlar vardı: Bizim Türk dizilerinden birinin Youtube’a fragmanı yayınlanıyor, yayınlandığı gün 150.000 kişi tarafından izleniyor. Türk dizisi Türkçe anlatımı var ve kitlenin büyüklüğünü, takipçilerin büyüklüğünü böyle takip edebiliriz yani.
Ahmet Caner: Diriliş Ertuğrul dizisi bizim son dönemde popüler. Eskiye dönersek 1001 Gece falan vardı. Özellikle Diriliş Ertuğrul’da bizim Türklerin giyim kıyafet ve o sembolleri t shirte basıp satılıyor ve onu da istersen eBay Diriliş Ertuğrul t shirt yazabilirsin yani.
Kadir Köymen: Yazıyorum valla. Diriliş Ertuğrul t shirt hadi bakalım.
Burak Seyman: Acaba ne çıkacak. Kayı, Diriliş Ertugrul Kids.
Kadir Köymen: Bu arada ben hiç Diriliş Ertugrul’u izlemedim bu üzerinde IYI yazması sembol gibi bir şey mi?
Ahmet Caner: Evet bu dizide Kayı Boyu’nun sembolü. Sancağı diyebiliriz herhalde değil mi Burak?
Burak Seyman: Evet sancak, bayrak.
Ahmet Caner: Bizim eski atalarımızın giydiği kıyafetler de çok beğeniliyor. Yani Güney Amerika’da çocuğuna böyle kostüm yapan biliyorum. Bu arada Müslüman değil bunu yapan bir yerde.
Burak Seyman: Şu an bu ürün ABD’de Get It By bölümünde yazıyor From Charlotte-North Carolia yazıyor. Bu ürün çoktan talep görmüş orada şu an satışa hazır bekliyor.
Kadir Köymen: Vay be Türk dizisinin merchandise işte eşantiyon değil de işte hediyelik eşya kısmı.
Burak Seyman: Türkçesini bulamadım ben aradım.
Kadir Köymen: Kendi ürettiğimiz dizinin etinden sütünden birçok fırsatlarından faydalanmakla ilgili birçok şey var. Bu tam bir kültür ihracatı işte değil mi?
Ahmet Caner: E tabii Amerika’nın kovboyları bizim zamanımızda kovboylarla ilgili oyuncaklardan tutun da yani bütün hayatımız boyunca kovboylarla kızılderelilerin kapışmasıyla ilgili oyuncaklar da üretildi silahlar da üretildi biz de çocukken aldık oynadık hala da bu devam ediyor şimti güncelde yine oyuncak sektöründe Pixar’ın ürettiği karakterler dünyada hediyelik eşya dizilerden türeyen hediyelik eşya muazzam bir Pazar biz de şu anda bununla ilgili bu diziler değil sadece orada satılan aslında Türk kültürü Türk savaşçı ruhu mücadele hikayelerimiz bütün bunlarla ilgili sadece burada bir t shirt izliyoruz aslında daha derinlemesine bir araştırma yaptığında daha çok arattığında aslında eBay’i sadece eBay’e girdiğinde Diriliş Ertuğrul yazsan da yine birçok şey çıkar. Başka dizilerimiz de var.Biz bu konuda yeterince ürün üretiyor muyuz bence üretmiyoruz ha ilkine gidebiliriz o anahtarlık gerçi de savaşçıların kafasına giydiği burkün kendini de satıyorlar ama şu an gösterdiğin bunun anahtarlığı.
Kadir Köymen: Şöyle Diriliş Ertuğrulla ilgili neler var… Bunların nereden alındığını görmek peki? Bunlar sonuçta yurtdışından alınıyor.
Ahmet Caner: Orada şöyle, yorumlar kısmına bakılarak aslında nerelerden alındığı anlatılarbilir öğrenilebilir yine de çok he, şu gördüğüm bu evet Türkiye’de yapılıyor İstanbul’da yani bizim İstanbul’da veya dışarıda bilmiyorum nerede yapıldığını bunu yurtdışına o sayede satıyoruz herhalde böyle bir ürün birkaç sene önce yoktu hiç görmedim resmini de görmedim çocuklar için de satıyorlar. İnsanlar yurtdışındaki Türkler var diaspora ama aynı zamanda Türkiye’ye sempati duyan ülkeler ama bunun için de Meksika da var Meksika’dan ben çok alan biliyorum çünkü Diriliş Ertuğrul veya Osmanlı aslınad bizim Türklerin o kadar mücadele hikayesi var ki aslında ve her yeni bir film yapıldığında burada bir hayran kitlesi oluşuyor yani her yeni yapılan dizi aslında bizi yeni e ihracat fırsatları kazandırıyor bence.
Kadir Köymen: Burada bir soru var mesela bu anlattıklarınızın hepsi copyright ihlaline giriyor yalnız. Sattığınız Pazar yerine şikayet edilmeniz halinde ürününüz kapanır diyor ama burada bir küçük nüans olduğunu fark ediyorum ben mesela az önce senin verdiğin örnek kovboyluk, küçükken mesela attır kovboy şapkasıdır evet dizinin adını bilmiyorsun Clint Eastwood’un adını bilmiyorsun ve kimsenin marka tescilini alamayacağı semboller var. Onların üzerine mesela şurada da Diriliş Ertuğrul gerçi şu kelimeyi ürünün üzerine koymadığı sürece bu tasarım gayet zaten anonim bir tasarım zaten gayet tarihe mal olmuş bir tasarım bunu üretip satmakta bir şey yok. Bunu üretip satmakta bir şey yok eğer kültürel ihracat yapıyorsak bu anlamda.
Ahmet Caner: Evet haklı bir soru olabilir de bazı soruların piyasada karşılığı yok yani bunlar satılıyor mu satılıyor demek istediğim biri şikayet ederse sen de başka şekilde devam edersin yani o kadar da ticaretin teorikle yetişmediği bir şey değilim yani burada anlattığımız şeyler yürüyen gerçek işler bir şekilde bazı zorlukları da aşmak durumunda.
Burak Seyman: Burada şöyle bir durum var işin gerçeği Diriliş Ertuğrul marka grubu tescil edilmişse o kelime grubunun hakkını tescil eden kişi Türkiye’de ancak ileri sürebiliyor. Muhtemelen örnek veriyorum ABD’de o tescil alınmamıştır alınsa bile şöyle aşabilirsiniz Kadir Abinin bahsettiği gibi bir aksesuarı bir genel kültür unsurunu ürettiniz diyelim içinde bulunduğu bir ürün ürettiniz diyelim işte yazarsınız başlığınız as seen on Diriliş Ertuğrul tv series dediğinizde zeten Diriliş Ertuğrulda görülmüş bambaşka bir ürün olduğu anlaşılır bize bire bir bu ürünün tescilli bir ürün olduğunu iddia etmiyoruz ama orada gördüğümüz bir bayrak bir s shirt bir şekilde aşılıyor bunlar bir şekilde bunlar aşılıyor direkt bu olmayadabilir başka bir sürü dizi var bir sürü dizinin başka replikleri var mesela replik de bir şekilde bugün bir bardağa basılıp bardak satılıyor yani.
Ahmet Caner: Tabii burada şöyle bir şey var Türk filmlerini yapan üreticiler belki bu konuda aksiyon alır almaz dediğin gibi o logo aslında herhangi bir kişiye ve kuruma ait değil yani Kayı Boyu’nun tarihte tescillenmiş logosu aslında senin de benim de sembolümüz sayılır orada bir sürü karışık durumlar var ama şu an itibariyle bu satılıyorsa biz bununla ilgili belki tescile dokunmaya ürünler yaparız ki o eldivenlerden yüzüklere esinlenerek sen de bir tasarım yapabilirsin yani bu logoyu kullanmazsın ama bu ruhu anlatırsın yani bir şekliyle ve kendin de bir yaratıcılık koyabilirsin buradaki ana fikrimiz şu: Yurtdışında bu diziler izleniyor biraz Youtube’da da araştırırsanız göreceksiniz örneğini. Bu insalar Türk kültüryle iligli şeyleri taşımaktan zevk alıyor. Bizim kendi yurttaşlarımız da olabilir ama sempati duyan diğer ülke vatandaşları da olabilir.
Kadir Köymen: Ahmet bir şey daha ben de araya girmek istiyorum ya şey konusunda bu çok önemli bir farkındalık oluşturuyor çünkü bizim genelde kendimize kapalı olduğumuzda çok küçümsüyoruz yani başkalarının deliler gibi izliyor olmasını öğrenmemiz gerekiyor. Gerçekten ben de şu anda gitgide öğreniyorum. Duymak var görmek var yani. Burada görünce insan çok daha farklı oluyor ve bu sadece bir tane diziden konuşuyoruz nice diziler var Türkiye’de sadece Diriliş Ertuğrul falan değil entrikalar üzerine ,duygular üzerine vesaireler falan üzerine işte birisi hakkaten dediğin şey çok ciddi eşim Türk dizilerini iyi anlamak için Türkçe öğrenmek istiyor gibi bir şey söyletmek diyorsun ki bu nasıl olabilir çünkü biz gerçekten kendi sahip olduğumuz şeyi gerçekten değersiz görüyoruz. Ama aynı soruyu biz de soruyoruz, ben de mesela Amerikan dizilerini daha iyi anlamak için İngilizceyi daha iyi nasıl kullanabilirim sorusunu ben nasıl soruyorsam bir başka yerde Türkçeyi öğrenmek ile ilgili bir şey olduğunu fark etmemiz lazım. Bir yandan da bir taşla o kadar çok kuş vuruyor ki bu ihracat tipi çünkü gerçekten de gitgide insanlara hani buranın ürettiği kavramları tasarımları kültürleri ihrac ettikçe aslında insanların buraya olan merakını ve buranın geliştirdiği diğer şeyleri merak etmesinin daha da tetiklemiş oluyorsun ve daha çok turizmi de etkiliyor buraya doğru gelen şeyi ve bütün endüstriyi ve ürettiğimiz her şeyi pozitif yönde
Ahmet Caner: Ben söyleyeyim yani biliyor musunuz bilmiyorum yani nerede kuruldu Osmanlı Bilecik…
Burak Seyman: Söğüt
Ahmet Caner: Yani sen şunu biliyor musun mesela son 4-5 senedir buraya tur düzenleniyor yani hani bizi bize sorsan Antalya değil İstanbul değil Bursa değil yani Bileciğe tur düzenleniyor Ertuğrul Gazi ziyaret ediliyor burada ayrıyetten bir ekonomi oluşmuş. Belki biraz magazinel olacak ama o ziyaret esnasında da tiyatral bir etkinlik olsun diye kostümü giyen 2-3 tane belki figüran asker kıyafetiyle orada bekliyor ve buraya gelenler yabancılar da var yani demek istediğim ben Bilecik’e hiç gitmedim turistik açıdan anlatmak istesem aklıma gelmez ama dediğin konuda haklısın bir de kendimize dışarıdan bakalım yani kendi hikayemize biz kendi içimizde o kadar alışıyoruz ki aslında ne kadar kıymetli olduğunu hem bunun ticaretinin hem de diğer türlü etkisinin farkına varamıyoruz yani bu yüzden biz hem diziler hem diğer bütün iyi yaptığımız konularda biraz da işin İngilizcesi’ne belki İspanyolcası’na yani internetteki vaktimizi bunlara harcasak çok çok daha fazla fikirler de çıkar projeler de çıkar ürünler de çıkar. Onun için yine söylüyoruz hani yapacak çok iş var yapacak çok ihracat var. 1001 İş’te
Burak Seyman: Şu an aklıma gelen bir şey şu oldu Ahmet Bey sizin söylediğiniz aslında talebi birkaç ihtiyaç sahibinden duymuşsunuz, sadece Türk dizilerini anlayacak düzeyde Türkçe bilmek isteyen bir grup var birinden duymuşsunuz. Bir Türkçe öğreticisi mesela TÖMER’de ders varan bir öğreticisi bugün başlayıp mesela Türk dizilerini anlayabilecek Türkçe diye bir kurs açıp ihracata başlayabilir. Yani aslında bütün bağlamı düşündüğünüz an bütün hepsini birbiriyle ilişkili akışını düşündüğünüz zaman çok fazla ben de ne yapabilirim sorusuna cevap verebilirsiniz.
Ahmet Caner : Tabii ortada bir problem var ve problemi çözebiliyorsunuz. Şöyle bir şey ekleyeyim Kadir, El Cezire Körfez bölgesinde önemli bir kanal. İngilizce ve Arapça yayın yapıyor. Sırf Körfez Bölgesi’ndeki kadınları nasıl etkilediğine dair bir seri belgeseli var. Burada zaten temel problemleden biri şu: Bu Diriliş Ertuğrul’daki kahramanlık hikayesinden başka bir yere dikkat çekmek istiyorum. O da Körfez Bölgesi’ndeki Müslüman kadının aslında modern Türkiye’deki yaşam ögelerine olan hayranlığı ve bunu kendi hayatına katmak istemesi anlatılıyor. Dolayısıyla hem Müslüman olup hem bizim gibi belli bir başarıda olan bir ülkede yaşamak bazı zaman belki de bizim her zaman batıya bakışımız gibi biz de onların batısındayız bu özlemde aynı zamanda hem fiziksel turizmi gelmeyi ziyaret etmeyi aynı zamanda bu şekilde ürün alınmasını sağlıyor onun için o belgeseli de tavsiye ederim veya Türk kültürü,dizleriyle ilgili İngilizce belgesel izlesinler ben izlediğimde gerçekten etkilenmiştim yani.
Kadir Köymen: Müthiş. Çok doğru söylüyorsun yani Türkiye’nin inanılmaz bir orijinal bir yanı var yani Müslüman ülke olup demokrasiye sahip olan daha modern bir yaşam tarzı olan başka ülke olmadığı için muazzam geri kalan bütün Müslüman ülkelere çok değişik bir kültür ihracatı yapma şansı, onlar da istiyor zaten, bizim sadece biraz daha buna eğilmemiz lazım çünkü bundan önceki bölümlerde benzeri şeyler yine konuşmuştuk tesettür giyim, İslami aksesuar falan illa tek bir çeşit yok neler neler var ihracat şansı olarak o yüzden Türkiye’ye inanılmaz avantajı var sayenizde biraz daha fark ettik. Peki o zaman güzelce toparladık gibi var mı başka bir şey ilerleyeceğimiz buradan?
Ahmet Caner: Bence gayet iyi oldu kapatabiliriz.
Burak Seyman: Böylelikle 8. Bölümü tamamlamış oluyoruz. Dinlediğiniz için teşekkürler. Sonraki bölümlerde görüşmek üzere.